Ana içeriğe atla

Sri Lanka'da cumhurbaşkanı seçilen Anura Kumara Dissanayake kimdir?

Tamil Guardian

20 Eylül 2024

Janatha Vimukthi Peramuna (JVP [Türkçesi: Halkın Kurtuluş Cephesi -ç.n.]) ve Ulusal Halk Gücü (NPP) adayı Anura Kumara Dissanayake, ilk olarak 2000 parlamento seçimlerinde milliyetçi liste üzerinden parlamentoya girmiştir. Başlangıçta dönemin Kumaratunga yönetimini destekleyen JVP, 2002 yılında LTTE [Tamil Eelam Kurtuluş Kaplanları -ç.n.] ile yapılan barış müzakerelerine karşı çıkarak katı Sinhala [Sri Lanka'daki hakim ulus - ç.n.] milliyetçileri ile aynı safta yer aldı. Parti 2004 yılında açıkça ateşkes karşıtı bir platformda kampanya yürüterek ve Mahinda Rajapaksa [2009 yılında Tamil halkına karşı soykırımcı bir savaş yürüten dönemin cumhurbaşkanı - ç.n.] ile Birleşik Halk Özgürlük İttifakı (UPFA) olarak bilinen bir ittifak kurarak öne çıktı. 

JVP savaş suçlarına yönelik uluslararası soruşturmalara, Tamillerle otorite paylaşımına sürekli olarak karşı çıkmış ve soykırım kampanyası sırasında Sri Lanka ordusunu desteklemiştir.

Sri Lanka Anayasasında 13. değişikliğe karşı tutarlı muhalefet

Bu Nisan ayında Kuzeydoğu'yu gezen Dissanayake siyasi reform ve yolsuzlukla mücadele ihtiyacını vurgulamış ancak 13. Değişikliğin [Vilayet Konseyleri oluşturularak bunlarla otorite paylaşılmasını ve Tamil dilinin resmi olarak tanınmasını içeren Anayasa değişikliği -ç.n.] uygulanmasını teklif etmeye gelmediğinin altını çizmiştir.

Dissanayke çoğunluğu Tamil olan dinleyicilerine, “Buraya sizden oy istemeye gelmedik. Buraya size 13. Değişikliği teklif edeceğimizi ve karşılığında bize oy verebileceğinizi söylemek için gelmedik. Buraya sizden oy isteyebilmek uğuruna size federalizm teklif etmeye gelmedim. Buraya Sri Lanka'nın içinde bulunduğu krizden çıkmasına nasıl yardımcı olabileceğimizi tartışmaya geldim” diye konuştu.

Dissanayake, 13. Değişikliğe yönelik hevessizliğine rağmen, Ilankai Tamil Arasu Katchi (ITAK) [Tamiller'i temsil eden legal bir siyasi parti -ç.n.] üyeleriyle bir araya geldive partisinin değişikliği uygulayacağını iddia etti. Bu, partisinin uzun süredir Hint-Lanka anlaşmasına karşı çıkması ve Vilayet Konseylerinin kaldırılması için yaptığı çağrılarla keskin bir tezat oluşturmaktadır. Hint-Lanka Anlaşması 1987 yılında Tamil partilerinin herhangi bir dahli olmadan imzalanmış ve Sri Lanka anayasasında 13. Değişikliği oluşturarak İl Konseyleri sistemini kurmuş ve birleşmiş bir Kuzeydoğu'ya [Tamiller'in yoğun olarak yaşadığı bölgeye -ç.n.] daha fazla toprak ve polis yetkisi devri vaat etmişti. 

JVP'den Vijitha Herath bu yılın başlarında yaptığı açıklamada “Bir siyasi parti olarak on yıllar önce Hint-Lanka Anlaşmasına şiddetle karşı çıktık ve birçok can pahasına eylemlerimizi Sri Lanka'nın egemenliğini korumaya adadık” diye konuştu. Kolombo'da [Sri Lanka'nın başkenti - ç.n.] gazetecilere verdiği demeçte “Bu duruş değişmedi ve değişmeyecek” dedi. “Ülke tarihi boyunca toprak bütünlüğümüzü korumak için sürekli olarak kararlar aldık ve bugün ve gelecekte de bu taahhüdümüzün arkasındayız. Bu ülkenin insanlarına bu ilkelerin sarsılmayacağına dair güvence veriyoruz.”

JVP 1970'lerin başında ve 1980'lerin sonunda devlete karşı iki ayaklanma düzenledi. Bunlardan ikincisi esas olarak Hint-Lanka anlaşmasına ve Kuzeydoğu'daki Tamillere yetki devrini amaçlayan 13. Değişikliğe tepki olarak gerçekleşti. On binlerce kişi öldürüldü. Dönemin lideri Rohana Wijeweera 1986 yılında yayınladığı “Tamil Eelam Mücadelesi için Çözümler” adlı kitabında Tamillerin kendi kaderlerini tayin etme taleplerini ABD emperyalist çıkarlarına uygun bir talep olarak damgaladı.

Dönemin JVP Propaganda Sekreteri Herath 2015 yılında The Island'a verdiği demeçte “JVP federalizme karşıdır” demiştir. Herath, “Tamil halkının mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğini” kabul etmekle birlikte, “federalizmin aranan çözüm olmadığını” yinelemiştir. Ayrıca Hint-Lanka anlaşmasında öngörüldüğü üzere Kuzey ve Doğu vilayetlerinin birleştirilmesine de karşı çıktı. Herat, JVP'nin Sri Lanka Yüksek Mahkemesi'ne Kuzey Doğu Vilayeti'nin ikiye ayrılması için üç ayrı dilekçe verdiğine atıfta bulunarak, “Mahkemelere giden ve Hint-Lanka Anlaşması'ndan sonra keyfi olarak birleştirilen iki vilayetin ayrılması için karar aldıran JVP'dir,” diye ekledi. Kuzeydoğu Vilayeti, 1 Ocak 2007 tarihinde resmen Kuzey ve Doğu Vilayetleri olarak ayrılmıştır.

Dissanayake'nin manifestosu “ülkenin toprak bütünlüğünü ve egemenliğini hiçbir taviz vermeden” sağlayacaklarını vurgulamaktadır..

JVP parti yetkilisi Handunnetti, partinin Vilayet Konseyleri sistemini korumaya devam edeceğini ancak bunun kalıcı bir çözüm olmadığını iddia etti. JVP'nin Sinhala milliyetçiliği ve Tamil karşıtı duygularla dolu geçmişi pek çok Tamil'in bu partiye karşı çekinceli davranmasına neden olmuştur.

Dissanayake 2010 yılında, Kuzey ve Doğu vilayetlerine yetki devreden yeni bir siyasi anayasa oluşturulması halinde JVP'nin buna karşı çıkacağını söylemişti.

Soykırıma destek

2004'te iktidardaki Birleşik Halk Özgürlük İttifakı (UPFA) koalisyonunun bir parçası olan JVP, Tamil soykırımı ile sonuçlanacak askeri çözümü tamamen desteklemiş ve barış müzakerelerinin sürdürülmesine karşı çıkmıştır.

JVP kuruluşundan itibaren Sinhala popülizmi ile yoğrulmuş ve Güney kırsalında destek bulmuştur. Kurucusu Rohana Wijeweera, Tamillerin kendi kaderlerini tayin taleplerini ABD emperyalist çıkarlarına uygun bir talep olarak damgaladı ve adanın Eelam Tamillerine yönelik uzun süredir devam eden ırkçılık tarihinin bir örneğini ortaya koydu. JVP, Sri Lanka devletine karşı on binlerce kişinin öldüğü iki şiddetli ayaklanma düzenlemiş olsa da, Eelam Tamillerine karşı hiçbir sempati ya da dayanışma göstermedi ve bunun yerine Tamillerin özerklik taleplerine şiddetle karşı çıktı. Parti, adanın en ateşli Sinhala ırkçılarından bazılarını yetiştirmeye devam etti.

Tamil Eelam Kurtuluş Kaplanları (LTTE) ile Sri Lanka hükümeti arasında 2002 yılında ateşkes anlaşması imzalandığında, Dissanayake anlaşmaya karşı çıkan parlamenterler arasındaydı ve parlamentoda "LTTE'nin adada ayrı bir devlet kurmak için temel attığını" söyledi.

Anlaşmayı defalarca protesto eden Dissanayake, 2003 yılında Kandy'den Kolombo'ya beş gün süren 116 kilometrelik yürüyüş gibi JVP mitinglerine liderlik ederek anlaşmaya karşı gösteri yaptı.

2004 yılında partinin ateşkes karşıtı bir platformda ajitasyon ve kampanya yürütmeye devam etmesi, Sri Lanka Özgürlük Partisi (SLFP) ile ittifak kurmasına ve Dissanayake'nin Tarım, Arazi ve Sulama Bakanı olarak görev almasını sağladı.

O yıl meydana gelen ve üçte ikisinin Tamil Kuzey Doğusundan olduğu bildirilen 35,000'den fazla insanın ölümüne neden olan yıkıcı Hint Okyanusu tsunamisinin ardından JVP, tsunami sonrası ortak yardım dağıtımı olasılığını reddetti. Bunun yerine Kuzey-Doğu'ya yapılan yardımların büyük bölümü Sri Lanka hükümeti tarafından alıkonuldu.

JVP'nin propaganda sekreteri Wimal Weerawansa Nisan 2005'te Kolombo'da bir dinleyici kitlesine yaptığı konuşmada “STK'ların yüzüne tükürmeli ve onları sokaklarımızdan uzak tutmalıyız. Donör ülkeler ve onların STK ajanları bunu ülkemize karşı bir fidye olarak kullanıyorlar ve hükümete LTTE ile ortak bir tsunami yardım mekanizması kurmasını teklin ediyorlar” diye propaganda yürüttü.

Sri Lanka hükümeti tsunamiyi bir savaş silahı olarak kullanmak ve Tamillere yardımı reddetmek suçlamalarıyla karşı karşıya kaldı. Ocak 2005'te Sri Lanka hükümeti BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın Kuzeydoğu'yu ziyaret etmesine izin vermedi.

Dissanayake ve diğer bazı JVP parlamenterleri bir yıl sonra devam eden barış sürecinden memnun olmadıkları için hükümetten istifa edeceklerdi. Bunun yerine JVP 2005 başkanlık seçimlerinde Mahinda Rajapaksa'yı destekledi ve seçimlerde  özellikle ateşkese karşı çıkan bir platformla yarıştı.

2006 yılında JVP, LTTE'yi yenilgiye uğratmak ve ateşkesin feshi için çalışmak üzere “Ulusu Korumak için Ortak Cephe” adlı bir örgüt kurarken Dissanayake de oradaydı.

Sri Lanka hükümeti Tamil bağımsızlık hareketine karşı büyük bir askeri saldırı başlatırken, JVP çevresi sık sık devlete destek mitingleri düzenliyordu.

Hükümet uluslararası insan hakları gözlemcilerini defalarca reddederken, JVP de Batı elçiliklerinin ve Kolombo'daki Birleşmiş Milletler ofisinin önünde gösteriler düzenledi. 

Bu yılın başlarında Ratnapura'da askeri yetkililer önünde konuşan Lalkantha [Kuragamage Don Lalkantha, önde gelen JVP yöneticisi, partininn idari sekreteri -ç.n.], “ayrılıkçı terörizmin” yenilgiye uğratılmasını sağlayanın Jathika Hela Urumaya'daki (JHU) [Aşırı şovenist bir Sinhala Budist partisi - ç.n.] aşırı milliyetçi keşişlerle birlikte sadece JVP olduğunu iddia etti.

“Ne SLFP, ne UNP, ne de SLPP. Sadece JVP ve JHU bu işi savaşla bitirmemiz gerektiğini ve başka bir çözüm olmadığını söyledi.”

Savaş suçlularını koruma sözü

Sri Lanka ordusu, soykırım olarak adlandırılan bir kampanyada 167,679 Tamil sivili öldürmeye devam edecekti. Gıda ve ilaç ambargosu uygulandı, hastaneler defalarca bombalandı, yaygın cinsel şiddet uygulandı ve teslim olan Tamiller infaz edildi.

Yaşananlar, bu ay Cenevre'de BM İnsan Hakları Konseyi'nde taslağı hazırlanmakta olan bir karar da dahil olmak üzere birçok BM raporuna ve kararına konu oldu.

Kararlar ve Tamil mağdurları, savaş suçu işleyenlerin sorumlu tutulması ve nihayetinde kitlesel zulümler için adaletin sağlanması için uluslararası bir hesap verebilirlik süreci talep etmiştir. 

Dissanayake ve JVP böyle bir harekete kesinlikle karşı çıkmış, JVP lideri geçen ay “hak ihlalleri ve savaş suçlarıyla suçlanan hiç kimsenin cezalandırılmasını istemeyeceğini” belirtmiştir.

Tamillerin defalarca uluslararası bir hesap verebilirlik mekanizması kurulması ve Sri Lanka'nın Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne (ICC) götürülmesi çağrısında bulunmasına rağmen, Dissanayake “kurbanlar bile kimsenin cezalandırılmasını beklemiyor” iddiasında bulundu.

Aynı zamanda partisi, emekli general Aruna Jayasekara gibi savaş suçlarına karışmış askeri yetkilileri açıkça kucakladı ve bildirildiğine göre savunma politikalarını ona emanet etti. Jeyasekara, 2004-2007 yılları arasında Haiti'de Sri Lanka ordu güçleri tarafından yürütülen BM barışı koruma operasyonu sırasında çocukları seks ticareti için kullanan bir çeteyi yönettiği iddialarıyla karşı karşıya kalan 3. birliğin komutanıydı.

...

Militarizasyon konusunda yorum yok

Dissanayake'nin manifestosu aynı zamanda Kuzey ve Doğu'daki militarizasyonun neden olduğu sorunlardan bahsetmiyor.

Bunun yerine manifesto, “toprak dağılımındaki sosyal eşitsizlikleri” özelleştirmeye bağlıyor ve bunun “çeşitli siyasi sorunlara” neden olduğunu belirtiyor. NPP, toprakla ilgili sorunların “hızlı ve adil” bir şekilde çözülmesi için yarı-yargısal kurumlardan oluşan bir sistem geliştireceğini taahhüt ediyor. Halihazırda devam eden çeşitli arazi anlaşmazlıkları ve Kuzeydoğu'nun askeri işgali söz konusudur. 

Sadık Sinhala Budist milliyetçisi

Birleştirici bir aday olarak sunulmasına rağmen Dissanayake sürekli olarak katı Sinhala Budist milliyetçilerine hitap etmiştir. Kısa bir süre önce Maharagama'da 1.500'den fazla Budist rahibe hitap ederek Sangha'ya [Budist Keşişler Topluluğu - ç.n.], Budizm'e ayrıcalıklı bir konum veren Anayasa Madde 09'a dokunulmayacağı ve bu maddenin "ilahi korumaya" sahip olduğu konusunda "güvence" verdi. Ve sadece birkaç "aşırılıkçı" grubun buna itiraz ettiğini söyledi.

NPP üyesi Nalinda Jayatissa da Sangha'ya hitap etti ve dinleyicilere "NPP'nin Madde 09'u korumaya ve Budizmi besleyip büyütmeye kararlı olduğundan emin olmalarını, zira buranın Sinhala Budistlerinin çoğunlukta olduğu bir ülke olduğunu ve Madde 09’un bu ülkede hiçbir zaman sorun teşkil etmediğini" söyledi.

Tamil dinleyicilere seslenen Dissanayake şu uyarılarda bulundu:

"Jaffna [Tamil nüfusunun yoğun olarak yaşadığı ülkenin en kuzeyinde bulunan, 2009'dan önce Tamil Kaplanları'nın merkezi durumundaki bir şehir - ç.n.] da bu zaferin paydaşı olmalıdır. Bu büyük değişime karşı çıkanlar olarak etiketlenmeyin. Bu değişimin bir paydaşı olun... Güney değişime hazırlanırken. Eğer bu değişime karşı çıktığınız görülürse, Güney'in zihniyetinin ne olacağını düşünüyorsunuz? Jaffna'nın bu değişime karşı çıkanlar olarak tanımlanması hoşunuza gider mi? Bu değişime karşı çıkanlar olarak tanınması, Kuzey'in bu şekilde tanımlanması hoşunuza gider miydi?”

K.D. Lalkantha gibi kıdemli JVP üyelerinin Bodu Bala Sena'dan [Budist Güç Ordusu, aşırı sağ bir Sinhali Budist örgütü - ç.n.]) Budist rahip Gnanasara gibi ırkçı figürlerle açıkça ilişki kurması, partisinde yaygın olarak paylaşılan bir duygudur.

kaynak: https://www.tamilguardian.com/content/who-anura-kumara-dissanayake
çeviri: Dünya Yanarken

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

'Soykırım Soyluları': ABD'li silah şirketlerinin yöneticileri üniversitelerin ve kültürel kurumların yönetim kurullarında yer alıyor

“Bu araştırma, şirketlerin kâr amaçlı savaş makinesinin yüksek öğrenim ve kültür kurumlarımızda ne kadar yerleşik olduğunu ortaya koyuyor” Çarşamba günü üç insan hakları grubu “Soykırım Soyluları” olarak adlandırdıkları silah şirketi yöneticileri ve yönetim kurulu üyeleri ile “bu kişileri şu anda yönetim kurullarında veya diğer önemli rollerde barındıran 54 müze, kültür kuruluşu, üniversite ve kolej”i teşhir eden yeni bir interaktif girişimi duyurdu. Adalah Adalet Projesi, LittleSis ve Irk ve Ekonomi Eylem Merkezi'nden (ACRE) oluşan koalisyon, ABD destekli İsrail'in Uluslararası Adalet Divanı'nda soykırım suçlamasıyla yargılandığı Gazze'ye yönelik devam eden imha savaşı sırasında “altı savunma şirketinin yönetim kurulu üyelerinin eğitim ve kültür kurumlarıyla bağlantılarını” ayrıntılı olarak ortaya koyan bir harita ve veri tabanı yayınladı. "İsrail, Soykırım Soyluları araştırmasında yer alan şirketler tarafından üretilen bomba ve silahları kullanarak Ekim 2023'

Türkiye Gazze'ye gidecek Özgürlük Filosu'nu serbest bırakmalı

Sai Englert (jacobin.com) Gazze'ye 5,000 ton yardım taşıyan Özgürlük Filosu yaklaşık altı aydır bir Türk limanında bekletiliyor. Türkiye hükümeti Filistinlileri desteklediğini iddia ediyor ancak kuşatma altındaki Gazzeliler'e hayati yardımların ulaşmasına izin vermek yerine Batı'nın baskısına boyun eğiyor. Özgürlük Filosu Nisan ayından bu yana Türkiye'nin Haydarpaşa limanında mahsur kalmış durumda. Üç gemiden oluşan ve dünyanın dört bir yanından gelen beş yüz Filistin dayanışma aktivistinin görev yaptığı filo, Gazze'deki Filistin halkına gönderilmek üzere beş bin ton insani yardım taşıyor. İsrail ile Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki müttefiklerinin baskısına boyun eğen Türk hükümeti gemilerin yola çıkmasını engelliyor. Bu kararın hiçbir yasal dayanağı yoktur. Aslında Türkiye'nin eylemleri, seyrüsefer özgürlüğünü garanti altına alan Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi'nin (UNCLOS) yanı sıra tüm imzacı tarafları, sivil toplum kuruluşları