Ana içeriğe atla

'Soykırım Soyluları': ABD'li silah şirketlerinin yöneticileri üniversitelerin ve kültürel kurumların yönetim kurullarında yer alıyor


“Bu araştırma, şirketlerin kâr amaçlı savaş makinesinin yüksek öğrenim ve kültür kurumlarımızda ne kadar yerleşik olduğunu ortaya koyuyor”

Çarşamba günü üç insan hakları grubu “Soykırım Soyluları” olarak adlandırdıkları silah şirketi yöneticileri ve yönetim kurulu üyeleri ile “bu kişileri şu anda yönetim kurullarında veya diğer önemli rollerde barındıran 54 müze, kültür kuruluşu, üniversite ve kolej”i teşhir eden yeni bir interaktif girişimi duyurdu.

Adalah Adalet Projesi, LittleSis ve Irk ve Ekonomi Eylem Merkezi'nden (ACRE) oluşan koalisyon, ABD destekli İsrail'in Uluslararası Adalet Divanı'nda soykırım suçlamasıyla yargılandığı Gazze'ye yönelik devam eden imha savaşı sırasında “altı savunma şirketinin yönetim kurulu üyelerinin eğitim ve kültür kurumlarıyla bağlantılarını” ayrıntılı olarak ortaya koyan bir harita ve veri tabanı yayınladı.

"İsrail, Soykırım Soyluları araştırmasında yer alan şirketler tarafından üretilen bomba ve silahları kullanarak Ekim 2023'ten bu yana Gazze'deki tüm üniversiteleri ve yaklaşık 200 kültürel miras alanını yok etti.” “Nisan ayı itibariyle bu saldırılarda 5.479'dan fazla öğrenci ve 261 öğretmeni öldürdü ve Gazze'deki tüm okul binalarının yaklaşık %90'ını imha etti ya da bunlara ciddi şekilde hasar verdi."

“Columbia Üniversitesi, Harvard Üniversitesi, Güney Kaliforniya Üniversitesi ve New York Üniversitesi gibi ülkenin dört bir yanındaki üniversiteler İsrail'in Gazze'deki soykırım kampanyası karşısında büyük ölçüde sessiz kaldılar. Aynı üniversiteler kapalı kapılar ardında, bu saldırılarda kullanılan silahları üreten şirketlerin yöneticilerini ve yönetim kurulu üyelerini yönetim kurulu üyesi, mütevelli heyeti üyesi ve bursiyer olarak ağırlamaktadır.”

Soykırım Soyluları üyeleri arasında şunlar yer alıyor:

Jeh Johnson, Lockheed Martin yönetim kurulu üyesi: Johnson halen Columbia Üniversitesi mütevelli heyetinde yer almakta ve MetLife ve U.S. Steel şirketlerinin yönetim kurullarında görev yapmaktadır. Columbia Üniversitesi, Lockheed Martin gibi silah şirketleriyle bağlantıların  kesilmesini talep eden öğrenci protestolarını özellikle engellemiştir.

Brian C. Rogers, RTX yönetim kurulu üyesi: Rogers şu anda Harvard Management Company'nin 50 milyar dolarlık bağış fonunu yönetmekle görevli bir mütevelli heyeti üyesi. Özellikle Harvard yöneticileri, eski adı Raytheon olan RTX gibi silah şirketleriyle bağlantıların kesilmesi talebinde bulunan öğrencilere baskı uygulamaktadır.

Catherine B. Reynolds, General Dynamics yönetim kurulu üyesi: Kennedy Center'ın mütevelli heyeti üyesi olan Reynolds, soykırım karşıtı protestoları bastıran ve kısa süre önce Siyonizm karşıtlığını antisemitizmle eş tutan bir politikayı yürürlüğe koyan New York Üniversitesi'nde de bir bursun sponsorluğunu yapıyor.

Adalah Adalet Projesi İcra Direktörü Sandra Tamari şunları söylüyor: “Ülkenin dört bir yanındaki üniversite kampüslerinde öğrenciler sadece elden çıkarma değil, şeffaflık da talep ediyorlar. Kurumlarının yatırımları, ortaklıkları, bağışçıları ve karar vericileri ile bunların savaş ve soykırıma doğrudan destek veren ve bunlardan kazanç sağlayan kişi ve şirketlerle bağlantıları hakkında şeffaflık talep ediyorlar.”

“Bu araştırma, silah endüstrisinin çıkarlarının kurumlarımızda ne kadar yerleşik olduğunu aydınlatarak bu şeffaflığın bir kısmının sağlanmasına yardımcı oluyor, böylece sahip oldukları gücü ve etkiyi kırmaya başlayabiliriz.”

ACRE kampanya direktörü Ramah Kudaimi, “İsrail'in Ekim 2023'ten bu yana sürdürdüğü soykırımın bir parçası olarak Gazze'deki üniversiteleri ve kültür merkezlerini hedef aldığını, kampüsleri, müzeleri, kütüphaneleri ve daha fazlasını yok ettiğini” belirtti.

Kudaimi, “Tüm bunların ABD tarafından destekleniyor olması, ABD eğitim ve kültür kurumlarının bu savaş suçlarının sona erdirilmesine yardımcı olmak için rollerinin ne olduğunu düşünme sorumluluğuna sahip oldukları anlamına geliyor ve bu da yıkımdan kâr eden silah şirketleriyle bağlantılarını yeniden gözden geçirmekle başlıyor” dedi.

LittleSis Teknoloji ve Eğitim Programı Direktörü Munira Lokhandwala ise şunları söyledi: “Bu araştırma, şirketlerin kâr amaçlı savaş makinesinin yüksek öğrenim ve kültür kurumlarımızda ne kadar yerleşik olduğuna dair bir bakış açısı sunuyor. Bu araştırma sayesinde savunma sanayinin sivil ve kültürel kurumlarımızı nasıl şekillendirip etkilediğini ve bunun sonucunda da savaş ve soykırım konusundaki sessizliklerini sağladıklarını gösteriyoruz.”

“Kurumlarımıza şunu sormalıyız: Silah üretiminden kâr edenleri yönetim kurullarınıza ve galalarınıza davet ederek savaş ve yıkımın aklanmasında nasıl bir rol oynuyorsunuz?” 

kaynak: https://www.commondreams.org/news/u-s-universities-weapons-companies
çeviri: Dünya Yanarken

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sri Lanka'da cumhurbaşkanı seçilen Anura Kumara Dissanayake kimdir?

Tamil Guardian 20 Eylül 2024 Janatha Vimukthi Peramuna (JVP [Türkçesi: Halkın Kurtuluş Cephesi -ç.n.]) ve Ulusal Halk Gücü (NPP) adayı Anura Kumara Dissanayake, ilk olarak 2000 parlamento seçimlerinde milliyetçi liste üzerinden parlamentoya girmiştir. Başlangıçta dönemin Kumaratunga yönetimini destekleyen JVP, 2002 yılında LTTE [Tamil Eelam Kurtuluş Kaplanları -ç.n.] ile yapılan barış müzakerelerine karşı çıkarak katı Sinhala [Sri Lanka'daki hakim ulus - ç.n.] milliyetçileri ile aynı safta yer aldı. Parti 2004 yılında açıkça ateşkes karşıtı bir platformda kampanya yürüterek ve Mahinda Rajapaksa [2009 yılında Tamil halkına karşı soykırımcı bir savaş yürüten dönemin cumhurbaşkanı - ç.n.] ile Birleşik Halk Özgürlük İttifakı (UPFA) olarak bilinen bir ittifak kurarak öne çıktı.  JVP savaş suçlarına yönelik uluslararası soruşturmalara, Tamillerle otorite paylaşımına sürekli olarak karşı çıkmış ve soykırım kampanyası sırasında Sri Lanka ordusunu desteklemiştir. Sri Lanka Anayasasında 13.

Türkiye Gazze'ye gidecek Özgürlük Filosu'nu serbest bırakmalı

Sai Englert (jacobin.com) Gazze'ye 5,000 ton yardım taşıyan Özgürlük Filosu yaklaşık altı aydır bir Türk limanında bekletiliyor. Türkiye hükümeti Filistinlileri desteklediğini iddia ediyor ancak kuşatma altındaki Gazzeliler'e hayati yardımların ulaşmasına izin vermek yerine Batı'nın baskısına boyun eğiyor. Özgürlük Filosu Nisan ayından bu yana Türkiye'nin Haydarpaşa limanında mahsur kalmış durumda. Üç gemiden oluşan ve dünyanın dört bir yanından gelen beş yüz Filistin dayanışma aktivistinin görev yaptığı filo, Gazze'deki Filistin halkına gönderilmek üzere beş bin ton insani yardım taşıyor. İsrail ile Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki müttefiklerinin baskısına boyun eğen Türk hükümeti gemilerin yola çıkmasını engelliyor. Bu kararın hiçbir yasal dayanağı yoktur. Aslında Türkiye'nin eylemleri, seyrüsefer özgürlüğünü garanti altına alan Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi'nin (UNCLOS) yanı sıra tüm imzacı tarafları, sivil toplum kuruluşları