Ana içeriğe atla

İran lideri Amerika'nın sallantıdaki rejimini kurtarabileceğini umuyor

The Economist

07.05.2025

... İran ve Amerika arasında İslam Cumhuriyeti'nin nükleer programına ilişkin görüşmeler dördüncü turuna giriyor. Görüşmeler, İran'ın zenginleştirilmiş uranyum stoklarının sınırlandırılması konusunda 2015 yılında Ortak Kapsamlı Eylem Planı'na (JCPOA) yol açan görüşmelerle büyük ölçüde aynı zemini kapsıyor.

Ancak süreç ve üslup eskisinden temelden farklı. O zaman İran yedi dünya gücü ile müzakere ediyordu. Bugün ise sadece Amerika ile. On yıl önce İran'ın elitleri bölünmüş durumdaydı. Şimdi ise dini lider Ayetullah Ali Hamaney'in arkasında birleşmiş durumdalar. Önceden, Bay Hamaney şüpheciydi. Bugün ise görüşmelerin denetleyicisi ve savunucusu. Bir zamanlar onun muhafız birliği olan Devrim Muhafızları kendilerini herhangi bir anlaşmanın kurbanı olarak görüyordu. Bugün ise bundan kazançlı çıkmayı umuyorlar.

İran sokakları bu değişimi yansıtıyor. Büyük Şeytan'ın sembolleri birer birer yok oluyor. Devrimcilerin eski kalesi Tahran Üniversitesi'nde, öğrencilerin üniversiteye girerken üzerine basmak zorunda oldukları Amerikan bayrağı kaldırıldı. Vaizler Cuma namazlarından sonra “Amerika'ya ölüm!” sloganını bırakıyor. Bir zamanlar zorunlu peçeyi reddeden kadınları döven polis, şimdi aynı şeyi peçenin uygulanmasını talep edenlere yapıyor.

Olası bir anlaşmanın umudu bile az rastlanır bir ekonomik güveni besliyor.

 Görüşmelerin başladığı günden bu yana riyal dolar karşısında %25 değer kazandı. Bu, JCPOA'nın yol açtığından çok daha büyük bir yükseliş.

Dikkat çekici bir şekilde, Bay Hamaney bu değişime öncülük ediyor. Geçmiş konuşmalarında Muhammed Peygamber'in torunu olan ve zulme teslim olmaktansa şehit olmayı tercih eden İmam Hüseyin'i yüceltiyordu. Şimdi ise barış için tiranlığa teslim olan Hüseyin'in kardeşi Hasan'ı övüyor.

Bay Hamaney'in başka seçeneği olmayabilir. Siyasi, ekonomik ve askeri açıdan rejimi tükenmiş görünüyor. Yabancı uydu istasyonları ve vpn'ler devletin enformasyon üzerindeki hakimiyetini zayıflattı. Trump'ın 2018'de JCPOA'dan çekilip yaptırımları yeniden uygulamaya başlamasından önce İranlılar her on yılda bir protesto gösterileri düzenliyordu. Şimdi o kadar çaresizler ki her iki yılda bir başkaldırıyorlar. 2015 yılında ülkenin gayrisafi milli hasılası Türkiye ve Suudi Arabistan ile aynı seviyedeydi. Şimdi ise onların ancak üçte biri büyüklüğünde. Elektrik kesintileri yaygın. “Direniş ekonomisi ”ni savunan aynı yetkililer şimdi enerji gibi temel sektörlere başta Amerikan sermayesi olmak üzere yabancıların yatırım yapması için yalvarıyor. İsrail'in İran'ın hava savunma sistemlerine yönelik saldırıları ülkeyi savunmasız bıraktı. Amerika'nın uçak gemileri ve hayalet bombardıman uçakları yakınlarda pusuda bekliyor. Bunların Kuzey Yemen'i bombalaması, İran'a neler yapabileceğinin bir dersidir. Suriye'den Lübnan ve Gazze'ye uzanan eski direniş ekseni parçalandı. Rejim ancak uyum sağlayarak hayatta kalmayı umuyor.

Bu yüzden Bay Hamaney yenilgiyi bir erdem haline getiriyor. Varlıkları Amerika ile daha önceki görüşmelere engel olan taşeronlar [proksiler] artık eskisi gibi engel değiller. Daha önce bir anlaşmaya karşı İsrail'le birlikte hareket eden Körfez ülkeleri şimdi bunun getirebileceği istikrarı memnuniyetle karşılıyor. Ayetullahlar, şimdiye kadar “aşağılık ve dinsiz” olarak suçladıkları Suudi Arabistan yöneticileriyle ilişkilerini normalleştirmekle kalmadı, aynı zamanda onların İran ile Ortadoğu'nun geri kalanı ve Amerika arasında bir köprü görevi görmesini istiyor.

Bazı rejim yanlıları satılmaktan korkuyor. 

Amerika'ya hoş geldin demek yerine onunla çatışmanın İslam Cumhuriyeti'ni korumanın en iyi yolu olduğunu söylüyorlar. Ancak Amerikan ve İsrail saldırıları tehdidi hala ulusal duyguları harekete geçirse de, pek çok kişi İsrail'in kendilerini açık bir çatışmaya çekmeye çalıştığından korkuyor ve İran'ın karşılık verme kapasitesi olduğundan şüphe ediyor. İdeologlar bir zamanlar gizemli felaketlerin suçunu İsrail'e atmak için acele ediyorlardı. Ancak 26 Nisan'da Amerika ile üçüncü tur görüşmelerin başladığı sırada İran'ın ana limanı Bandar Abbas'ta meydana gelen ve en az 70 kişinin ölümüne neden olan patlamada yetkililer olayı bir kaza olarak geçiştirdi.

Bu arada, Bay Hamaney sistemini ateşli adamlardan arındırıyor. Başkanlık için sertlik yanlısı biri yerine, Amerika ile dostluk çağrısında bulunan Mesud Pezeşkiyan'ı seçti. Amerika'nın donanmasını batırmakla tehdit eden İslami Devrim Muhafızları Ordusu komutanı Morteza Ghorbani'ye bir atış kulübünü yönetme görevi vererek sepetledi. İslami Devrim Muhafızları Ordusu'nu yöneten --Hamaney'in özel kalem müdürü-- Muhammed Bagheri ise uzlaşmacı tavrıyla dikkat çekiyor. Amerika ile görüşmeler öncesinde, İslam öncesi İran'ın antik başkenti Persepolis'te sivil kıyafetlerle boy gösterdi ve barış mesajı verdi.

Bay Hamaney bir politikacının çatallı diline sahip. İmam Hasan'ın barışının geçici olduğunu ve koşulların bir ürünü olduğunu belirtiyor. Ancak danışmanları, rejimini koruyacaksa barış için masaya oturmaya hazır olduğunu söylüyor. Lider olarak geçirdiği 35 yılın ardından 86 yaşına gelmiş olan Hamaney, rakiplerinden daha uzun ömürlü oldu ya da onları alt etti ve yetkilileri, din adamlarını ve komutanları birer hık deyici haline getirdi. Bay Trump, Bay Hamaney'in temsilcileriyle eşitlermiş gibi müzakere ederek onun üstünlüğünün uluslararası alanda tanınmasını sağladı ve rejim değişikliği yaygaralarını susturdu. Bu durumdan memnuniyet duyan bir yetkili, Başkan'ın mektubunda dini lidere Farsça “azizam” (“sevgili dostum”) diye hitap ettiğini belirtiyor. Sayın Hamaney'in rejimi pek çok İslami süslemeyi bir kenara bıraktı. Ama en önemlilerini muhafaza etti. Sayın Hamaney hala sarığını bir taç gibi takıyor.

kaynak: https://archive.is/WvzG4
çeviri: Dünya Yanarken

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Halep'in Düşüşünün Ardındaki Hikaye

New Lines Magazine 2 Aralık 2024 Hassan Hassan, Michael Weiss New Lines, şehrin çarpıcı bir şekilde ele geçirilmesine yol açan özel ayrıntıları açıklıyor Halep asla düşmeyecek gibiydi.  Türkiye destekli iki gücün son beş gün içinde yürüttüğü çarpıcı bir taarruz, Suriye'nin ikinci büyük kenti ve sanayi merkezinin ele geçirilmesiyle sonuçlandı ve Esad karşıtı daha kalabalık ve daha iyi kaynaklara sahip isyancıların asla başaramadığını bir hafta içinde başardı. Ancak Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) ve Suriye Ulusal Ordusu (SNA) kendilerini komşuları arasındaki çatışmaların, Ankara'daki fırsatçı bir haminin, ABD'deki son seçimlerin ve Şam'daki iç savaş, yaptırımlar ve yolsuzlukla zayıflamış bir hanedan diktatörlüğünün faydalanıcıları olarak buldular. HTŞ ve DSG, Halep'in daha büyük bir bölümünü ele geçirmek, rejimden daha fazla bölge koparmak ve İdlib'deki bölgelerini Suriye Hava Kuvvetleri'nin bombardımanından korumak için hazırlık yapıyordu. Geçtiğimiz Çarşamba günü...

Sri Lanka'da cumhurbaşkanı seçilen Anura Kumara Dissanayake kimdir?

Tamil Guardian 20 Eylül 2024 Janatha Vimukthi Peramuna (JVP [Türkçesi: Halkın Kurtuluş Cephesi -ç.n.]) ve Ulusal Halk Gücü (NPP) adayı Anura Kumara Dissanayake, ilk olarak 2000 parlamento seçimlerinde milliyetçi liste üzerinden parlamentoya girmiştir. Başlangıçta dönemin Kumaratunga yönetimini destekleyen JVP, 2002 yılında LTTE [Tamil Eelam Kurtuluş Kaplanları -ç.n.] ile yapılan barış müzakerelerine karşı çıkarak katı Sinhala [Sri Lanka'daki hakim ulus - ç.n.] milliyetçileri ile aynı safta yer aldı. Parti 2004 yılında açıkça ateşkes karşıtı bir platformda kampanya yürüterek ve Mahinda Rajapaksa [2009 yılında Tamil halkına karşı soykırımcı bir savaş yürüten dönemin cumhurbaşkanı - ç.n.] ile Birleşik Halk Özgürlük İttifakı (UPFA) olarak bilinen bir ittifak kurarak öne çıktı.  JVP savaş suçlarına yönelik uluslararası soruşturmalara, Tamillerle otorite paylaşımına sürekli olarak karşı çıkmış ve soykırım kampanyası sırasında Sri Lanka ordusunu desteklemiştir. Sri Lanka Anayasasında 13....

'Soykırım Soyluları': ABD'li silah şirketlerinin yöneticileri üniversitelerin ve kültürel kurumların yönetim kurullarında yer alıyor

“Bu araştırma, şirketlerin kâr amaçlı savaş makinesinin yüksek öğrenim ve kültür kurumlarımızda ne kadar yerleşik olduğunu ortaya koyuyor” Çarşamba günü üç insan hakları grubu “Soykırım Soyluları” olarak adlandırdıkları silah şirketi yöneticileri ve yönetim kurulu üyeleri ile “bu kişileri şu anda yönetim kurullarında veya diğer önemli rollerde barındıran 54 müze, kültür kuruluşu, üniversite ve kolej”i teşhir eden yeni bir interaktif girişimi duyurdu. Adalah Adalet Projesi, LittleSis ve Irk ve Ekonomi Eylem Merkezi'nden (ACRE) oluşan koalisyon, ABD destekli İsrail'in Uluslararası Adalet Divanı'nda soykırım suçlamasıyla yargılandığı Gazze'ye yönelik devam eden imha savaşı sırasında “altı savunma şirketinin yönetim kurulu üyelerinin eğitim ve kültür kurumlarıyla bağlantılarını” ayrıntılı olarak ortaya koyan bir harita ve veri tabanı yayınladı. "İsrail, Soykırım Soyluları araştırmasında yer alan şirketler tarafından üretilen bomba ve silahları kullanarak Ekim 2023'...