Ana içeriğe atla

Özel Fonlar Trump Döneminde Amerikalılara Nasıl Zarar Verebilir?

William A. Birdthistle, The New York Times

3 Aralık 2024

Son birkaç yılda, yaklaşık 30 trilyon dolarlık özel sermaye, hedge fon ve girişim sermayesi fonlarını yöneten finansörler, siyasete girmekten çekinmez oldular. Donald Trump’ın ilk döneminde Steven Mnuchin, hedge fon tecrübesini Hazine Bakanlığı görevine taşımıştı. Daha yakın bir tarihte ise Glenn Youngkin, özel sermaye sektöründen Virginia Valiliği’ne geçiş yaptı. Ancak, Amerika’daki hiçbir hükümet, yeni seçilen hükümet kadar özel fon endüstrisinin etkisi ve desteği altında şekillenmemişti.

Trump ailesi, bağış toplayıcıları ve finansal danışmanlarının fon yöneticisi olma olasılığı, ilk dönemi de dahil olmak üzere, önceki başkanlıklara kıyasla çok daha yüksektir. Seçilmiş Başkan Yardımcısı JD Vance ve Donald Trump Jr., girişim sermayedarı olarak çalışmakta veya bu alana yönelmektedir. Seçilmiş Başkan ayrıca hedge fon yöneticisi Scott Bessent’i Hazine Bakanı olarak görevlendirdi.

Bu yöneticilerin kontrol ettiği yatırım portföyleri ve sivil kurumlar, gelecekteki olası adımlarına dair ipuçları verebilir: Finansal sistem üzerindeki kontrolü, Amerikalıların neredeyse hiçbir şey bilmediği şirketler ve finansörlerin hâkim olduğu, çok daha az denetlenen ve şeffaf olmayan sermaye piyasalarında yoğunlaştırmak.

Scott Bessent’in bakan olması durumunda, hedge fon yöneticiliğinden Hazine Bakanlığı’na geçen ikinci kişi olacak. Daha önce, bu görev genelde Wall Street’in eski düzeninin ünlü yatırım bankalarından mezun olanlar için bir “emeklilik” pozisyonu gibiydi:  Örneğin, Başkan George W. Bush döneminde Hazine’yi yöneten Henry Paulson ve Başkan Bill Clinton döneminde görev yapan Robert Rubin, Goldman Sachs kökenliydi. Ama bu defa durum daha da vahim: yatırım bankaları sıkı denetim altındadır ve başkalarına danışmanlık hizmeti sunarken, özel fonlar büyük ölçüde denetimden muaftır ve yalnızca kendi çıkarları için yatırım yaparlar.

Özel sermaye sektörü, her şeyi, hatta eski Wall Street devlerini bile gölgede bırakıyor. Bu sektör, Biden yönetiminin düşük faiz oranları ve borsada gösterdiği yüksek performans sayesinde büyüdü. Dört yıl içinde, özel fonlardaki varlıklar %34 artarak 2020’de 20,8 trilyon dolardan 2023’te yaklaşık 28 trilyon dolara yükseldi. Aynı dönemde özel fon sayısı %59 artarak 63.427’den 100.940’a çıktı. Buna karşılık, halka açık yatırım fonları, borsa yatırım fonları ve kapalı uçlu fonlardaki toplam varlık miktarı 31 trilyon dolar civarındadır. Bu, özel fonların, yasal düzenlemelere tabi olmayan yapısıyla, geleneksel menkul kıymet piyasalarını neredeyse geride bıraktığını göstermektedir.

Son yıllarda, Amerika’nın en prestijli üniversitelerinin, müzelerinin ve sanat merkezlerinin yönetim kurullarına fon yöneticileri hâkim olmaya başladı. Örneğin, Yale Üniversitesi’nin kıdemli mütevelli heyeti üyesi Joshua Bekenstein, Bain Capital’in eş başkanıdır. Modern Sanat Müzesi’nin yönetim kurulu başkanı Marie-Josée Kravis, özel sermaye şirketi KKR’nin kurucularından Henry Kravis ile evlidir. Kennedy Center’ın yönetim kurulu ise Carlyle Group’un kurucularından David Rubenstein tarafından yönetilmektedir.

Senato, 2022’de fon yöneticilerinin kazançlarını normal gelir yerine sermaye kazancı olarak değerlendiren vergi avantajını ortadan kaldırmayı tartışırken, o dönemde Demokrat olan Senatör Kyrsten Sinema, yatırım şirketlerinden aldığı 2,2 milyon dolarlık kampanya bağışının etkisiyle bu avantajın kaldırılmasını engelledi ve mevcut haliyle korunmasını sağladı. Kampüs protestoları sırasında üniversite rektörlerinin tutumları, aralarında Bill Ackman, Ross Stevens ve Marc Rowan gibi isimlerin de bulunduğu fon yöneticileri ve büyük bağışçılar tarafından tepkiyle karşılandı. Bu güçlü finansörler, hayal kırıklıklarını açıkça dile getirip rektörlerin istifasını talep etti ve üniversite rektörleri kısa sürede bu bağışçıların talebine uyarak istifa ettiler. 

Bu yatırım fonlarının ortak noktası, gizliliğin faaliyetlerinin merkezinde yer almasıdır. Bu gizlilik, fonların alım satım stratejilerinin ne kadar riskli olduğunu, ne kadar yüksek kaldıraç kullandıklarını ve bazı yatırımcılara diğerlerine kıyasla ne tür ayrıcalıklar tanıdıklarını gizler. Fonlar, genellikle katılımcı havuzlarını üniversite bağış fonları, emeklilik fonları ve varlıklı kurumsal yatırımcılarla sınırlayarak, devletin yaptığı yasal düzenlemelerden kurtulur. Bu sayede bu fonlar kayıt beyanlarını, üç aylık raporları ve firmalarını nasıl işlettiklerine ve kendilerine nasıl ödeme yaptıklarına ilişkin benzer bilgi kaynaklarını yayınlamak zorunda kalmaz.

Bu bilgi eksikliği, piyasaların ve düzenleyicilerin bu fonların faaliyetleri hakkında yeterli bilgiye erişimini engelleyerek, 1998’de yüksek kaldıraç kullanan hedge fonu Long-Term Capital Management’ın çökmesine ve 2008 mali krizinin başlangıcında Bear Stearns’e ait iki hedge fonun iflasına neden olan türden sistemik riskleri örtbas eder.

Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC), 2023 yılında özel fon yöneticileriyle ilgili bazı kuralları kabul ettiğinde, sektör bu kuralların iptali için dava açtı. Bu kurallar, yöneticilerin kamuya veya SEC'e değil, yalnızca kendi yatırımcılarına ücretleri ve performansları hakkında standartlaştırılmış bilgiler sunmalarını ve bunun yanı sıra fonlarının mali durumlarını bağımsız bir şekilde doğrulayacak yıllık denetim yaptırmalarını zorunlu kılıyordu.

Özel fonlardaki tüm yatırımcılar büyük sermaye sahiplerinden oluşmaz; bazıları, varlıklarının belirli bir yüzdesini özel fonlara yatırmak zorunda olan daha mütevazı ilçe emeklilik fonlarıdır. Hem küçük hem de büyük yatırımcılar, bu piyasada mevcut olan bilgi eksikliği ve eşit olmayan koşullar nedeniyle endişeliydiler ve Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’ndan (SEC) bu kuralları hayata geçirmesini talep ettiler. Buna rağmen, 2022 yılında özellikle bu amaca hizmet etmek üzere Teksas’ta kurulduğu bildirilen özel fon yöneticilerinden oluşan bir ticaret birliğinin etkisiyle, Beşinci Daire Temyiz Mahkemesi bu kuralları iptal etti.

Peki, özel fonların etkisi altında şekillenen bir ABD yönetimi, nasıl bir yönetim olacak?

Sektörün şu anki en büyük hedeflerinden biri, özel fon yatırımları ile sıradan Amerikalıların hayat birikimlerini birbirinden ayıran koruma mekanizmasını ortadan kaldırmaktır. ABD menkul kıymetler yasaları, şu anda özel fonlara yapılan yatırımları daha zengin yatırımcılarla sınırlamaktadır.

Trump’ın başkanlık kampanyasını destekleyen önde gelen fon yöneticileri, Trump’ın zaferini, politika alanında yeni yönelimler için bir fırsat olarak karşıladı. Kripto para borsası Gemini’nin kurucularından ve Trump destekçisi teknoloji girişimcisi Tyler Winklevoss, geçen ay X’te “Prangalar çözüldü” diye yazdı. Fon yöneticilerini temsil eden ticaret grubu Managed Funds Association, Trump yönetimine “özel ve kamu piyasalarının genişlemesini teşvik etme” ve — Beşinci Daire Temyiz Mahkemesi’nde kazandıkları davanın ardından — “politikacılar ile piyasa aktörleri arasındaki çatışmacı ilişkiyi değiştirme” çağrısında bulundu.

Trump yönetimi altında, SEC ve Çalışma Bakanlığı’na, Amerikalıların emeklilik birikimlerinde (401(k) hesaplarında) bulunan 8 trilyon dolarlık fonun bir kısmının özel fonlara yatırılmasına izin vermesi için baskı yapılabilir. Elbette bu “pranganın” şu anda var olmasının nedeni, özel fonların büyük ölçüde menkul kıymet düzenlemelerinin dışında faaliyet göstermesi, daha riskli yatırım davranışlarında bulunması ve faaliyetleri konusunda şeffaf olmamasıdır.

Eğer bu yatırımlarda bir sorun çıkarsa, zarar Amerikalıların birikimlerine yansıyacaktır. Böyle bir durumda, yalnızca zengin fon yöneticileri değil, milyonlarca sıradan Amerikalı da kötü performans gösteren özel fonlar yüzünden devlet desteği arayışına girmek zorunda kalacaktır.

kaynak: https://www.nytimes.com/2024/12/03/opinion/trump-presidency-billionaires.html

çeviri: Dünya Yanarken


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sri Lanka'da cumhurbaşkanı seçilen Anura Kumara Dissanayake kimdir?

Tamil Guardian 20 Eylül 2024 Janatha Vimukthi Peramuna (JVP [Türkçesi: Halkın Kurtuluş Cephesi -ç.n.]) ve Ulusal Halk Gücü (NPP) adayı Anura Kumara Dissanayake, ilk olarak 2000 parlamento seçimlerinde milliyetçi liste üzerinden parlamentoya girmiştir. Başlangıçta dönemin Kumaratunga yönetimini destekleyen JVP, 2002 yılında LTTE [Tamil Eelam Kurtuluş Kaplanları -ç.n.] ile yapılan barış müzakerelerine karşı çıkarak katı Sinhala [Sri Lanka'daki hakim ulus - ç.n.] milliyetçileri ile aynı safta yer aldı. Parti 2004 yılında açıkça ateşkes karşıtı bir platformda kampanya yürüterek ve Mahinda Rajapaksa [2009 yılında Tamil halkına karşı soykırımcı bir savaş yürüten dönemin cumhurbaşkanı - ç.n.] ile Birleşik Halk Özgürlük İttifakı (UPFA) olarak bilinen bir ittifak kurarak öne çıktı.  JVP savaş suçlarına yönelik uluslararası soruşturmalara, Tamillerle otorite paylaşımına sürekli olarak karşı çıkmış ve soykırım kampanyası sırasında Sri Lanka ordusunu desteklemiştir. Sri Lanka Anayasasında 13....

Halep'in Düşüşünün Ardındaki Hikaye

New Lines Magazine 2 Aralık 2024 Hassan Hassan, Michael Weiss New Lines, şehrin çarpıcı bir şekilde ele geçirilmesine yol açan özel ayrıntıları açıklıyor Halep asla düşmeyecek gibiydi.  Türkiye destekli iki gücün son beş gün içinde yürüttüğü çarpıcı bir taarruz, Suriye'nin ikinci büyük kenti ve sanayi merkezinin ele geçirilmesiyle sonuçlandı ve Esad karşıtı daha kalabalık ve daha iyi kaynaklara sahip isyancıların asla başaramadığını bir hafta içinde başardı. Ancak Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) ve Suriye Ulusal Ordusu (SNA) kendilerini komşuları arasındaki çatışmaların, Ankara'daki fırsatçı bir haminin, ABD'deki son seçimlerin ve Şam'daki iç savaş, yaptırımlar ve yolsuzlukla zayıflamış bir hanedan diktatörlüğünün faydalanıcıları olarak buldular. HTŞ ve DSG, Halep'in daha büyük bir bölümünü ele geçirmek, rejimden daha fazla bölge koparmak ve İdlib'deki bölgelerini Suriye Hava Kuvvetleri'nin bombardımanından korumak için hazırlık yapıyordu. Geçtiğimiz Çarşamba günü...

'Soykırım Soyluları': ABD'li silah şirketlerinin yöneticileri üniversitelerin ve kültürel kurumların yönetim kurullarında yer alıyor

“Bu araştırma, şirketlerin kâr amaçlı savaş makinesinin yüksek öğrenim ve kültür kurumlarımızda ne kadar yerleşik olduğunu ortaya koyuyor” Çarşamba günü üç insan hakları grubu “Soykırım Soyluları” olarak adlandırdıkları silah şirketi yöneticileri ve yönetim kurulu üyeleri ile “bu kişileri şu anda yönetim kurullarında veya diğer önemli rollerde barındıran 54 müze, kültür kuruluşu, üniversite ve kolej”i teşhir eden yeni bir interaktif girişimi duyurdu. Adalah Adalet Projesi, LittleSis ve Irk ve Ekonomi Eylem Merkezi'nden (ACRE) oluşan koalisyon, ABD destekli İsrail'in Uluslararası Adalet Divanı'nda soykırım suçlamasıyla yargılandığı Gazze'ye yönelik devam eden imha savaşı sırasında “altı savunma şirketinin yönetim kurulu üyelerinin eğitim ve kültür kurumlarıyla bağlantılarını” ayrıntılı olarak ortaya koyan bir harita ve veri tabanı yayınladı. "İsrail, Soykırım Soyluları araştırmasında yer alan şirketler tarafından üretilen bomba ve silahları kullanarak Ekim 2023'...