Ana içeriğe atla

Amerikan şehirleri evsizliği suç haline getiriyor. Bu işe yarayacak mı?

The Economist

7 Mayıs 2025

DAVINA VALENZUELA, temizlik işçilerinin eşyalarının çoğunu çöp kamyonuna tıkmaya çalışmasını izliyor. 33 yaşındaki kadın bir yıldan uzun süredir evsizdi ve Kaliforniya’nın Central Valley bölgesinin en büyük şehri olan Fresno’nun merkezindeki tozlu bir ara sokakta uyuyordu. Giysilerini, bebek arabasını, şırıngalarını ve çoğu bozuk paradan ibaret 120 dolarını bir kamyona dolduruyorlar. Polis memurları onu ve bir arkadaşını tutuklayarak kamyonun arkasına oturtuyor. Polis, her ikisine de, kamusal alanda çadır kurmaktan dolayı ceza yazıyor. Çadır kurmak, şehirdeki evsiz kamplarını azaltmak amacıyla Eylül'de hafif suç kapsamına alınmıştı. Davina, kelepçeleri çıkarıldıktan sonra şöyle diyor: “Bütün varlığım buydu. Nasıl bu hale geldiğimi bilmiyorum.”

Geçen yıl yaklaşık 771.000 evsiz Amerikalı vardı. Bu sayı, bugüne kadar kaydedilen en yüksek düzeyde ve 2023’e göre %18’lik bir artışa işaret ediyor. Bu artışın başlıca nedeni ülkedeki konut yetersizliği olsa da, pandemi döneminde sağlanan kira yardımının sona ermesi, göçteki artış ve insanları evlerinden eden doğal afetler de bu artışta önemli rol oynadı. Amerika’daki evsizlerin yalnızca yaklaşık %35’i sokaklarda, geri kalanı ise barınaklarda ya da geçici barınma yerlerinde yaşıyor. Yine de bu, çoğunluğu zengin ülkelerden oluşan çoğu OECD ülkesine kıyasla yüksek bir oran. Sokakta yaşayan evsizlerin, barınaklarda kalanlara kıyasla uzun süre evsiz kalma olasılığı daha yüksek. Bu kişilerin çoğu açıkça uyuşturucu bağımlılığı ve akıl sağlığı sorunlarıyla mücadele ediyor; bu da çadır kamplarının güvensiz bir izlenim yaratmasına ve insanlara öyle hissettirmesine yol açabiliyor.

Evsiz kamplarının kalıcı hale gelmesi, hem evsizlik sorununa harcanan milyarlarca doların nereye gittiğini sorgulayan seçmenleri hem de siyasi kariyerleri bu sorunu çözmeye bağlı olan politikacıları hayal kırıklığına uğrattı. Bu hayal kırıklığı, sert bir tepkiyi beraberinde getirdi. Geçtiğimiz Haziran ayında Yüksek Mahkeme, Grants Pass Johnson’a karşı davasında, gidecek başka yeri olmayan evsizlerin dışarıda uyudukları için cezalandırılmalarının, Amerikan Anayasası’nın Sekizinci Değişikliği’nin yasakladığı “zalim ve olağandışı ceza” tanımına girmediğine hükmetti. Hak savunucusu bir kuruluş olan Ulusal Evsizlik Hukuku Merkezi’ne göre, bu karardan bu yana en az 163 belediye kamp yapma yasağı getirdi. Bu yasakların yaklaşık üçte biri, en fazla evsize ve sokakta yaşayan kişiye sahip olan Kaliforniya’da uygulandı. Sonuç olarak, ülke şehir şehir, sokakta yaşamaya son vermeye yönelik zorlayıcı yöntemlere başvuruyor. Bu yasakların nasıl uygulandığını görmek için, bölgede evsiz sayısının mevcut yatak kapasitesinden fazla olduğu Fresno’ya bakalım. Kent sakinleri, temizlenmesini istedikleri kamp alanlarını bir uygulama üzerinden belediyeye bildiriyor. Polis ve temizlik işçilerinden oluşan özel bir ekip bu bölgelere giderek inceleme yapıyor ve gerekirse tutuklamalar yapıyor. Bu ekibin başındaki Çavuş Steven Jaquez, çadır kurma yasağının polis memurlarına bir yaptırım imkanı verdiğini savunuyor. Yasayı ihlal edenler, sokakta yaşayan biri için astronomik bir tutar olan 1.000 dolara kadar para cezası ya da bir yıla kadar hapisle karşı karşıya kalabiliyor. Ancak bu cezaya alternatif olarak, polisten onları bir barınağa götürmelerini isteyebiliyorlar; burada konut ya da tedavi seçenekleri hakkında bilgi alabiliyorlar. Bir rehabilitasyon programını tamamlarlarsa ceza iptal ediliyor. Ancak Valenzuela’nın yaptığı gibi teklifi reddederlerse, cezalar birikiyor. 25 Nisan itibarıyla belediye savcılığı 266 kişiye dava açmıştı. Bunlardan sadece 33’ü, sanığın sosyal hizmetleri kabul etmesiyle sonuçlandı. İnsanların ne kadar ağır cezalandırılacağı ise henüz belli değil: Şu ana dek mahkemeye taşınan ilk dava, sürecin çok uzun sürmesi nedeniyle hâkim tarafından düşürüldü.

Yol Haritası

Fresno’daki yöneticiler çadır kurma yasağını başarılı buluyor ve sokakta yaşayan evsiz sayısının azaldığını iddia ediyor. Ancak en yakın tarihli resmi veriler iki yıl öncesine ait. Bir zamanlar evsiz olan ve şimdi Fresno’daki “sokakta yaşayanlar ailesi” adına hak savunuculuğu yapan Dez Martinez, insanların polis baskısından kaçmak için otoyol köprülerinin altına taşındığını ve eşyalarını ağaçlara bağladığını söylüyor. Fresno'nun Cumhuriyetçi belediye başkanı ve eski polis şefi Jerry Dyer ise, bunun doğru olup olmamasıyla pek ilgilenmiyor.“Evsizlerin artık gözden uzak yerleri seçtiğine eminim. Bu da işyerleri açısından kötü bir şey değil,” diyor; yine de insanların yardım almasını (rehabilitasyon merkezine gitmesini) tercih edeceğini ekliyor. Ancak evsiz insanlar saklanırsa, onların kaç kişi olduklarını belirlemek zorlaşır. Şehir yönetimi başarılı olduğunu ilan edebilir ama perde arkasında sorun devam edebilir.

Dyer, evsiz Fresnalıların sokaklarda acı çekmelerine izin vermek yerine onları barınma ya da tedaviye zorlamanın daha merhametli bir yaklaşım olduğunu savunuyor. Farklı siyasi partilere mensup olmalarına rağmen, Dyer'ın söylemleri Kaliforniya Valisi, Demokrat Gavin Newsom’un söylemlerine şaşırtıcı derecede benziyor. Newsom da daha önce, alt mahkemelerin kamp alanlarına müdahaleyi sınırlayan kararlarının yetkililerin ‘ellerini bağladığını’ savunmuştu. Teksas’ın Austin kentinde teknoloji milyarderi Joe Lonsdale tarafından kurulan muhafazakâr düşünce kuruluşu Cicero Enstitüsü de eyalet çapında çadır kurma yasağının kabul edilmesi için benzer bir argüman ileri sürüyor. Bu enstitüde evsizlik üzerine inceleme yapan Devon Kurtz şöyle diyor: “İnsanları bir şeyi yapmaya zorlamaktan rahatsızlık duyuyoruz.” Ancak haklı olarak soruyor: “Ama onları orada ölüme terk etmek doğru mu?”

Bu kadar çok Cumhuriyetçi ve Demokratın aynı safta yer alması, statükoya duyulan öfkenin evsizlikle ilgili siyaseti nasıl altüst ettiğini gösteriyor. Eskiden birçok sol görüşlü kişi, evsiz toplulukların dağıtılmasının ve eşyalarının atılmasının bu kişiler üzerinde travmatik etkiler yaratabileceğinden endişe duyuyordu. Bu itirazlar artık pek duyulmuyor. Ama şöyle bir risk var: Bu kamp yasakları fazlasıyla sert bir cezalandırma aracına dönüşebilir ve sonunda 19. yüzyılda çıkarılan serserilik yasalarındakiyle aynı yolu izleyerek, hapishaneleri, tek suçları barınacak bir yere sahip olmamak olan insanlarla doldurabilir. Pennsylvania Üniversitesi’nden Dennis Culhane şöyle diyor: “Yoksul insanları önce suçlu ilan edip sonra da kurumlara kapatma yönünde oldukça kirli bir geçmişe sahibiz.”

Tüm şehirler cezalandırıcı bir yaklaşım benimsemiş değil. Los Angeles, kamp alanlarını ceza veya hapis tehdidi olmaksızın temizliyor ve 2023 ile 2024 arasında sokakta yaşayanların sayısı %10 azalmış durumda. Ancak bu başarıyı kutlamak için henüz çok erken: Los Angeles nüfusuna oranla, barınaklarda yaşamayan evsiz sayısında hâlâ ülkenin en kötü durumdaki şehirlerinden biri.

Şehirler kamp yasaklarını devreye sokadursun, konut politikası uzmanları yeni federal düzenlemelerin evsizliği daha da kötüleştirebileceği uyarısında bulunuyor. Başkan Donald Trump’ın bütçe teklifi (ki genelde bu gerçekçi olmayan bir talep listesinden ibarettir), Konut ve Kentsel Gelişim Bakanlığı’nın bütçesinde %44’lük bir kesinti öngörüyor. Bu da, yoksul Amerikalıların evlerini korumasına yardımcı olan kira desteği programlarını tehdit ediyor. Beyaz Saray bahçesinde kamp kuran Bayan Martinez uyarıyor: “Bu büyük kesintiler hayata geçerse, hep birlikte Donald Trump’ın evinde kamp kurarız artık.”

kaynak: https://archive.is/sKqva
çeviri: Dünya Yanarken

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Halep'in Düşüşünün Ardındaki Hikaye

New Lines Magazine 2 Aralık 2024 Hassan Hassan, Michael Weiss New Lines, şehrin çarpıcı bir şekilde ele geçirilmesine yol açan özel ayrıntıları açıklıyor Halep asla düşmeyecek gibiydi.  Türkiye destekli iki gücün son beş gün içinde yürüttüğü çarpıcı bir taarruz, Suriye'nin ikinci büyük kenti ve sanayi merkezinin ele geçirilmesiyle sonuçlandı ve Esad karşıtı daha kalabalık ve daha iyi kaynaklara sahip isyancıların asla başaramadığını bir hafta içinde başardı. Ancak Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) ve Suriye Ulusal Ordusu (SNA) kendilerini komşuları arasındaki çatışmaların, Ankara'daki fırsatçı bir haminin, ABD'deki son seçimlerin ve Şam'daki iç savaş, yaptırımlar ve yolsuzlukla zayıflamış bir hanedan diktatörlüğünün faydalanıcıları olarak buldular. HTŞ ve DSG, Halep'in daha büyük bir bölümünü ele geçirmek, rejimden daha fazla bölge koparmak ve İdlib'deki bölgelerini Suriye Hava Kuvvetleri'nin bombardımanından korumak için hazırlık yapıyordu. Geçtiğimiz Çarşamba günü...

Sri Lanka'da cumhurbaşkanı seçilen Anura Kumara Dissanayake kimdir?

Tamil Guardian 20 Eylül 2024 Janatha Vimukthi Peramuna (JVP [Türkçesi: Halkın Kurtuluş Cephesi -ç.n.]) ve Ulusal Halk Gücü (NPP) adayı Anura Kumara Dissanayake, ilk olarak 2000 parlamento seçimlerinde milliyetçi liste üzerinden parlamentoya girmiştir. Başlangıçta dönemin Kumaratunga yönetimini destekleyen JVP, 2002 yılında LTTE [Tamil Eelam Kurtuluş Kaplanları -ç.n.] ile yapılan barış müzakerelerine karşı çıkarak katı Sinhala [Sri Lanka'daki hakim ulus - ç.n.] milliyetçileri ile aynı safta yer aldı. Parti 2004 yılında açıkça ateşkes karşıtı bir platformda kampanya yürüterek ve Mahinda Rajapaksa [2009 yılında Tamil halkına karşı soykırımcı bir savaş yürüten dönemin cumhurbaşkanı - ç.n.] ile Birleşik Halk Özgürlük İttifakı (UPFA) olarak bilinen bir ittifak kurarak öne çıktı.  JVP savaş suçlarına yönelik uluslararası soruşturmalara, Tamillerle otorite paylaşımına sürekli olarak karşı çıkmış ve soykırım kampanyası sırasında Sri Lanka ordusunu desteklemiştir. Sri Lanka Anayasasında 13....

'Soykırım Soyluları': ABD'li silah şirketlerinin yöneticileri üniversitelerin ve kültürel kurumların yönetim kurullarında yer alıyor

“Bu araştırma, şirketlerin kâr amaçlı savaş makinesinin yüksek öğrenim ve kültür kurumlarımızda ne kadar yerleşik olduğunu ortaya koyuyor” Çarşamba günü üç insan hakları grubu “Soykırım Soyluları” olarak adlandırdıkları silah şirketi yöneticileri ve yönetim kurulu üyeleri ile “bu kişileri şu anda yönetim kurullarında veya diğer önemli rollerde barındıran 54 müze, kültür kuruluşu, üniversite ve kolej”i teşhir eden yeni bir interaktif girişimi duyurdu. Adalah Adalet Projesi, LittleSis ve Irk ve Ekonomi Eylem Merkezi'nden (ACRE) oluşan koalisyon, ABD destekli İsrail'in Uluslararası Adalet Divanı'nda soykırım suçlamasıyla yargılandığı Gazze'ye yönelik devam eden imha savaşı sırasında “altı savunma şirketinin yönetim kurulu üyelerinin eğitim ve kültür kurumlarıyla bağlantılarını” ayrıntılı olarak ortaya koyan bir harita ve veri tabanı yayınladı. "İsrail, Soykırım Soyluları araştırmasında yer alan şirketler tarafından üretilen bomba ve silahları kullanarak Ekim 2023'...