AB ve Japonya, tedarik zincirlerinin güvenliği ve savunma sanayinde daha yakın işbirliği yapacağını duyurdu. Amaç, Çin'e (nadir toprak elementleri) ve ABD'ye (savunma ve askeriye) karşı daha fazla bağımsızlık kazanmak.
24 Temmuz 2025
TOKYO/BRÜKSEL – AB ve Japonya, işbirliğini daha da yoğunlaştırmak ve hem Çin'den hem de ABD'den daha fazla bağımsızlık elde etmek istiyor. Bu, geçen Çarşamba günü Tokyo'da düzenlenen bu yılki AB-Japonya Zirvesi'nin sonucudur. Buna göre, her iki taraf da Çin'den gelen nadir toprak elementlerine bağımlılıktan kurtulmak ve diğer alanlarda da daha fazla ekonomik bağımsızlık elde etmek istiyor. Aynı zamanda, “istikrarlı” bir ekonomik ortam için ısrar ediyorlar – bu, Trump yönetiminin öngörülemez, müttefiklerine bile gümrük vergileri uygulayan politikasına karşı net bir tavır. AB ve Japonya, özellikle silah üretim tesisleri arasında daha yakın işbirliği kurarak, silah sanayisi altyapısını hızla genişletmeyi hedefliyor. AB, İngiltere'den Kanada'ya ve Güney Kore'ye kadar diğer ülkelerle de benzer bir işbirliği hedefliyor ve bu amaçla, 150 milyar avroya kadar uygun krediler sağlayan SAFE adlı yüksek silahlanma programlarından birini yürürlüğe koyduğunu duyurdu. Gelecekte, Avrupa dışındaki müttefikler de bu programdan belirli ölçüde yararlanabilecek. Berlin'deki hükümet danışmanları, ABD'nin dahil olmadığı yeni bir “ittifak stratejisi”nden bahsediyor.
Zirvenin hedef kitlesi
AB ve Japonya, gelecekte özellikle askeri ve silahlanma politikası, bağımsız tedarik zincirlerinin oluşturulması ve uluslararası kuruluşların istikrarının sağlanması konusunda daha yakın işbirliği yapmayı hedefliyor. Her iki taraf da bunu dün Çarşamba günü Tokyo'da düzenlenen zirvede kararlaştırdı. Buna göre, her iki tarafın da önceliği, kendi “savunma sanayi tabanını” güçlendirmek.[1] Bu amaçla, AB ve Japonya'nın silahlanma endüstrileri arasındaki işbirliğini yoğunlaştırmak için bir “savunma sanayi diyaloğu” başlatılacak. Ayrıca, her iki taraf da “istikrarlı ve öngörülebilir” bir ekonomik düzen için çalışacak ve “kritik minerallerin tedarik zincirini güçlendirip çeşitlendirmek” için ortak adımlar atacak.
İlki, diğer ülkelerden belirli hizmetleri zorla almak için gümrük vergilerini keyfi olarak kullanan ABD politikasına açıkça yöneliktir. İkincisi ise, kritik hammaddelerde, özellikle nadir toprak elementlerinin tedarikinde Çin'den bağımsız hale gelmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca, AB ve Japonya Birleşmiş Milletler'e olan taahhütlerini güçlendirmeye çalışmaktadır. Bir Alman muhabir, zirvenin “asıl muhataplarının” açıkça belirtilmemiş olsa da “Çin ve ABD” olduğunu kuru bir şekilde yorumladı.[2]
“İstikrar ve fırsatlar”
Siyasi arka planı açıklamak için, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Keio Üniversitesi'nde kendisine verilen fahri unvanın takdim töreninde yaptığı konuşmada, AB'nin “ABD ile ticari ortaklığını yeniden sağlam temellere oturtmak için açıkça çalıştığını” belirtti.[3] Ancak, “küresel ticaretin yüzde 87'sinin” diğer ülkelerle yapıldığı ve bu ülkelerin çoğunun “istikrar ve fırsatlar” peşinde olduğu gerçeğinin farkında olduklarını da belirtti. Bu nedenle AB'nin Japonya ile yaptığı zirvede “bağlantılarını derinleştirmeye” çalıştığını söyledi. Aynı şekilde, “Hindistan'dan Endonezya'ya, Güney Amerika'dan Güney Kore'ye, Kanada'dan Yeni Zelanda'ya kadar dünyanın her yerinden ülkeler iş yapmak için bize geliyor” dedi. Tüm bu ülkeler “güçlerini ve bağımsızlıklarını pekiştirmek” istiyor; ancak bu, “birlikte çalışarak” başarılabilir. Von der Leyen, bu bağlamda, hem AB'nin hem de Japonya'nın en yakın müttefiki olan ABD'yi açıkça saymadı.
Belirsiz bağlam
AB-Japonya zirvesinin siyasi bağlamı belirsizdir. Geçtiğimiz yıllarda, AB ve bazı üye ülkeler, özellikle Almanya, Japonya ile ilişkilerini güçlendirmeye çalıştı. Bunun arka planında, Çin ile büyük güç mücadelesinde transatlantik güçlerin Asya-Pasifik bölgesindeki müttefik ülkeleriyle sıkı bir ittifak kurma çabası yatıyordu. Buna paralel olarak NATO da Japonya, Güney Kore, Avustralya ve Yeni Zelanda ile ilişkilerini yoğunlaştırıyordu (german-foreign-policy.com'un haberi [4]). Bu askeri ittifak planı sürdürülüyor. Ancak son zamanlarda Asya-Pasifik müttefikleri arasında Trump yönetimi ve aşırı askeri bütçe artışı talebi konusunda hoşnutsuzluk yayıldı. Bölgedeki ortak ülkelerden dört devlet ve hükümet başkanından üçü Haziran ayında Lahey'de yapılacak NATO zirvesine katılımlarını son anda iptal etti; sadece sağcı Yeni Zelanda hükümetinin başbakanı zirveye katıldı. Japonya, Salı günü Trump yönetimi ile korkulduğu kadar kötü olmayan bir gümrük anlaşması imzaladı. Ancak bu anlaşma Japonya ekonomisine zarar verecek ve Trump'ın kısa süre içinde ABD gümrük vergilerini keyfi olarak artırarak müttefiklerinden yeni tavizler koparmayacağından kimse emin olamaz.
Genişletilmiş savunma sanayi üssü
AB, ABD'yi açıkça dışlayarak, Batılı ülkeler ve Asya-Pasifik bölgesindeki müttefikleriyle ikili düzeyde işbirliğini yoğunlaştırmaya başladı. Bunun bir örneği şu anda savunma işbirliği alanında görülüyor. Bunun merkezinde, AB Komisyonu'nun pahalı silahlanma projelerinin finansmanı için uygun krediler sağlayan SAFE (Avrupa için Güvenlik Eylemi) programı yer alıyor. SAFE tarafından finanse edilen projeler prensip olarak sadece AB ülkelerine açık olsa da, program çeşitli istisnalar öngörmektedir. Örneğin, Avrupa Ekonomik Alanı (EEA) ülkeleri gibi Norveç'in yanı sıra, AB ile “güvenlik anlaşmaları” imzalamış ülkeler de bu istisnalara dahildir. Şu ana kadar bu ülkeler arasında başta İngiltere, Kanada, Japonya ve Güney Kore bulunmaktadır; Avustralya da böyle bir anlaşma için görüşmelere başlamıştır. AB için, diğer ülkelerin katılımı, bu ülkelerin sanayi kapasitelerinden silah üretiminde yararlanma imkanı sağladığı için avantajlıdır. İşbirliği yapan ülkeler ise uygun kredilerden ve satış pazarlarının genişlemesinden faydalanmaktadır. Brüksel'de Hindistan'ın da programa dahil edilmesi düşünülmektedir. Bunun için de öncelikle Hindistan ile bir güvenlik anlaşmasının kısa sürede imzalanması gerekmektedir.[5]
“Kendi kutbu”
AB, SAFE aracılığıyla sadece Avrupa ve Kuzey Amerika (Kanada) ülkelerini değil, Asya-Pasifik bölgesindeki ülkeleri de kendine daha sıkı bağlamak suretiyle, silahlanma endüstrisinin temelini genişletmeyi hedeflemektedir. Bu, ABD'nin F-35 koalisyonu veya AUKUS ile yaptığı ve yapmaya devam ettiği ile çok benzerdir. Alman Bilim ve Politika Vakfı'nın (SWP) son analizine göre, Avrupa devletler karteli uzun vadede “yeni bir ortaklık ağı oluşturmak” istiyor. [6] Ancak, bu tür bir “ittifak stratejisinin başarısının en önemli koşulu”, “AB'nin kendisinin çekici hale gelmesi”dir. Sadece kendi silah fabrikalarına büyük yatırımlar yapan ülkeler, diğer ülkeler için silahlanma endüstrisi açısından ilgi çekici olabilir. SWP, bu nedenle AB'nin silahlanma projelerinde “daha geniş bir işbirliği” ile işbirliğini “bağlantılı hale getirmesi” gerektiğini belirtiyor – örneğin “ticaret politikasında”.
Bu stratejik olarak önemli: “Avrupalılar, çıkar alanlarının giderek daha fazla belirleyici olduğu bir dünyada yabancı güçlerin oyuncağı haline gelmek istemiyorlarsa, kendilerine ait bir kutup haline gelmek için güç toplamalılar.”
-----
[1] Japonya-AB Zirvesi 2025. Ortak Bildiri. Tokyo, 23.07.2025.
[2] Martin Kölling: Çin ve ABD'nin baskısı – AB ve Japonya daha yakın işbirliği yapıyor. handelsblatt.com 23.07.2025.
[3] Von der Leyen: ABD ile anlaşma için çalışıyoruz, ancak ticaretimizin yüzde 87'si diğer ülkelerle. agenzianova.com 23.07.2025.
[4] Bkz. NATO Pasifik'te ve NATO dünya çapında.
[5], [6] Nicolai von Ondarza: AB'nin ittifak stratejisinin ana hatları. SWP-Aktuell 2025/A 28. Berlin, 10.06.2025.
kaynak: https://www.german-foreign-policy.com/news/detail/10071
çeviri: Dünyadan Çeviri
Yorumlar
Yorum Gönder