Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Eylül, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Lübnan Hizbullah'ının lideri Hasan Nasrallah kimdi ve neden önemliydi?

Middle East Eye İsrail'in Beyrut'a düzenlediği hava saldırısında öldürülen Hasan Nasrallah, İsrail ordusunu Lübnan'dan çıkardığı için övülürken, Suriye ve İran'la kurduğu yakın ilişkilerle Lübnan'ın egemenliğini tehdit ettiği için eleştiriliyordu. Editörün notu: Bu yazı ilk olarak 14 Mayıs 2024 tarihinde yayınlanmış olup son gelişmeler ışığında güncellenmiştir. Orta Doğu'nun en güçlü Arap figürlerinden biri olan Seyyid Hasan Nasrallah, modern Lübnan, Arap-İsrail çatışması ve daha geniş bölge üzerinde kalıcı bir iz bıraktı. İsrail'in 27 Eylül'de Beyrut'un güneyinde düzenlediği bir dizi yıkıcı hava saldırısı sırasında, 64 yaşında öldürüldü. Soyadı “Tanrı aracılığıyla zafer” anlamına gelen Nasrallah yönetimindeki Hizbullah, yerel bir silahlı hareketten Lübnan'ın yakın tarihindeki en büyük siyasi partiye dönüştü.  Hizbullah 2018 parlamento seçimlerinde 340.000'den fazla tercihli oy alarak bağımsızlıktan bu yana Lübnan'da herhangi bir partinin

Sri Lanka'da cumhurbaşkanı seçilen Anura Kumara Dissanayake kimdir?

Tamil Guardian 20 Eylül 2024 Janatha Vimukthi Peramuna (JVP [Türkçesi: Halkın Kurtuluş Cephesi -ç.n.]) ve Ulusal Halk Gücü (NPP) adayı Anura Kumara Dissanayake, ilk olarak 2000 parlamento seçimlerinde milliyetçi liste üzerinden parlamentoya girmiştir. Başlangıçta dönemin Kumaratunga yönetimini destekleyen JVP, 2002 yılında LTTE [Tamil Eelam Kurtuluş Kaplanları -ç.n.] ile yapılan barış müzakerelerine karşı çıkarak katı Sinhala [Sri Lanka'daki hakim ulus - ç.n.] milliyetçileri ile aynı safta yer aldı. Parti 2004 yılında açıkça ateşkes karşıtı bir platformda kampanya yürüterek ve Mahinda Rajapaksa [2009 yılında Tamil halkına karşı soykırımcı bir savaş yürüten dönemin cumhurbaşkanı - ç.n.] ile Birleşik Halk Özgürlük İttifakı (UPFA) olarak bilinen bir ittifak kurarak öne çıktı.  JVP savaş suçlarına yönelik uluslararası soruşturmalara, Tamillerle otorite paylaşımına sürekli olarak karşı çıkmış ve soykırım kampanyası sırasında Sri Lanka ordusunu desteklemiştir. Sri Lanka Anayasasında 13.

'Soykırım Soyluları': ABD'li silah şirketlerinin yöneticileri üniversitelerin ve kültürel kurumların yönetim kurullarında yer alıyor

“Bu araştırma, şirketlerin kâr amaçlı savaş makinesinin yüksek öğrenim ve kültür kurumlarımızda ne kadar yerleşik olduğunu ortaya koyuyor” Çarşamba günü üç insan hakları grubu “Soykırım Soyluları” olarak adlandırdıkları silah şirketi yöneticileri ve yönetim kurulu üyeleri ile “bu kişileri şu anda yönetim kurullarında veya diğer önemli rollerde barındıran 54 müze, kültür kuruluşu, üniversite ve kolej”i teşhir eden yeni bir interaktif girişimi duyurdu. Adalah Adalet Projesi, LittleSis ve Irk ve Ekonomi Eylem Merkezi'nden (ACRE) oluşan koalisyon, ABD destekli İsrail'in Uluslararası Adalet Divanı'nda soykırım suçlamasıyla yargılandığı Gazze'ye yönelik devam eden imha savaşı sırasında “altı savunma şirketinin yönetim kurulu üyelerinin eğitim ve kültür kurumlarıyla bağlantılarını” ayrıntılı olarak ortaya koyan bir harita ve veri tabanı yayınladı. "İsrail, Soykırım Soyluları araştırmasında yer alan şirketler tarafından üretilen bomba ve silahları kullanarak Ekim 2023'

İsrail sistematik olarak sivilleri hedef alan 'Dahiya Doktrini'ni uygulamaya devam ediyor

İsrail'in patlayan elektronik cihazlar kullanarak Lübnan'a düzenlediği saldırı, sivilleri hedef alan uzun bir tarihin ve stratejinin parçasıdır İsrail'in Lübnan'a yönelik son saldırısı, siyasi bir mesaj vermek amacıyla kasıtlı olarak sivilleri hedef alan Dahiya doktrininin genişlemesini temsil etmektedir. ... Ayrım gözetmeyen saldırılardan soykırıma giden yol Dahiya Doktrini'nin adı İsrail'in 2006 savaşı sırasında hedef aldığı ve yerle bir ettiği Beyrut'un Dahiya mahallesinden gelmektedir; bu mahallede Hizbullah'a bağlı birçok aile yaşamaktaydı. 2008 yılında dönemin Kuzey Komutanlığı'nın başı Gadi Eisenkot (daha sonra genelkurmay başkanı ve merkezci bakan) bu doktrini ortaya attı ve İsrail'e saldırmaya cüret eden herhangi bir düşmana “ne olacağını” şöyle özetledi: “2006 yılında Beyrut'un Dahiya mahallesinde yaşananlar, İsrail'e ateş açılan her köyde yaşanacaktır... [Bu köylere] orantısız güç uygulayacağız ve orada büyük hasar ve yıkıma ne

İsrail'in çağrı cihazı saldırılarında çok sayıda çocuk hayatını kaybetti

 İsrail'in Lübnan'da çağrı cihazlarını kullanarak yaptığı terör eyleminde çok sayıda çocuk hayatını kaybetti. Hizbullah 2008 doğumlu bir çocuk için kendi savaşçısı olarak resmi başağlığı mesajı yayınlandı. Hayatını kaybedenlerin arasında biri 9 yaşında bir kız çocuğu ve diğeri 11 yaşında bir erkek çocuğu olmak üzere en az iki çocuk daha var.  İsrail, Amerika Birleşik Devletleri ve diğer bazı ülkelerin terörist grup olarak kabul ettiği Hizbullah, geniş bir örgüttür. On binlerce savaşçısı olduğu tahmin edilen bir askeri gücün yanı sıra sosyal hizmetler sağlayan, okulları yöneten ve grubun Lübnan hükümetinde yer alan bakanlarına ve milletvekillerine hizmet veren ofisleri bulunmaktadır. Saldırıların bu aygıtın geniş bir kesitini etkilediği görülüyor ve böyle bir saldırının savaş yasalarını ihlal edip etmediğine dair soruları gündeme getiriyor. Lübnan Sağlık Bakanı Firass Abiad Perşembe günü gazetecilere verdiği demeçte saldırıların Lübnan'ın sağlık sistemine getirdiği yükü anla

Türkiye Gazze'ye gidecek Özgürlük Filosu'nu serbest bırakmalı

Sai Englert (jacobin.com) Gazze'ye 5,000 ton yardım taşıyan Özgürlük Filosu yaklaşık altı aydır bir Türk limanında bekletiliyor. Türkiye hükümeti Filistinlileri desteklediğini iddia ediyor ancak kuşatma altındaki Gazzeliler'e hayati yardımların ulaşmasına izin vermek yerine Batı'nın baskısına boyun eğiyor. Özgürlük Filosu Nisan ayından bu yana Türkiye'nin Haydarpaşa limanında mahsur kalmış durumda. Üç gemiden oluşan ve dünyanın dört bir yanından gelen beş yüz Filistin dayanışma aktivistinin görev yaptığı filo, Gazze'deki Filistin halkına gönderilmek üzere beş bin ton insani yardım taşıyor. İsrail ile Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki müttefiklerinin baskısına boyun eğen Türk hükümeti gemilerin yola çıkmasını engelliyor. Bu kararın hiçbir yasal dayanağı yoktur. Aslında Türkiye'nin eylemleri, seyrüsefer özgürlüğünü garanti altına alan Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi'nin (UNCLOS) yanı sıra tüm imzacı tarafları, sivil toplum kuruluşları